Fazla miktarda yenildiğinde baş dönmesi, sarhoşluk, daha yüksek miktarlarda ise zehirlenme belirtileri gösteren Doğu Karadenize özgü bal türü.
Bizım buraları˚n bali/gomar deduumuz bi gül/ gül derler ona yaban güli/ en verỊm noktasỊ bizım burda ondan alύr/yalnύz ba-lımuz Dutar/insanları mesela yüz grami gesti mi gümeşli bali/oni mıakkäk ki tutar/ ä/yalınız burden mesela al gidilen ovanın gümüşhane müntekälärỊnỊn balỊ tύtmaz/ yalınız dai bizım baldan azdır/bizım buranın tati fazladur BR 70/52 (Yomra Özdil), AKÇ 191, Bir de çifiliçifini çiçeği vardır. Sarı renkte olan bu çiçek komara benzeyen ağaçta olur. Arının bu çiçekten yaptığı bal tutar. Ayrıca bu çiçeği yiyen koyun zehirlenir ölür
İlk olarak MÖ 401 yılında
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Xenophonun notlarında, yolu
bkz. Ksenofon
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Trabzona düşen
Trabzon Karadeniz bölgesinin doğusunda yer alan il. İl toprakları 40° 33 ve 41° 07 kuzey enlemleriyle 37° 07 ve 40° 30 doğu boylamları arasında yer alır. Batıdan Giresun, güneyden Gümüşhane ve Bayburt, doğudan Rize illeri, kuzeyden ise Karadeniz ile çevrilidir. Trafik numarası (61)dir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Yunan askerlerinin bu baldan yemeleriyle literatüre girmiştir:
Bu köylerde onları şaşırtan bir tek şeyle karşılaştılar: birçok kovan vardı ve bu kovanlardaki peteklerden bal yiyen askerler kustular, ishal oldular ve içlerinden hiç biri ayakta duramıyordu; az yiyenler körkütük sarhoş olmuş insanlara, çok yiyenlerse azgın çılgınlara, hatta can çekişen insanlara benziyorlardı. Bu durumda birçoğu bir boz-gun sonrasındaymış gibi yere serilmiş büyük bir umutsuzluk başlamıştı. Ertesi gün kimsenin ölmediği görüldü ve sarhoşluk yaklaşık olarak bir gün önce başladığı saatte geçti. Üçüncü ve dördüncü gün müshil almış gibi bitkin düşmüş halde ayaklandılar.
Daha sonraki dönemlerde
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Pliniusun (MS 77) notlarında baldan bahsedilmektedir:
Arıların yiyeceği o kadar önemlidir ki bu yüzden balları bile zehirli olabilir. Pontusta
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Herakleiada aynı arılardan olan ballar bir kaç yıl sonra öldürücü olurlar. Otoriteler bu balların hangi çiçeklerden yapıldığını açıklamamışlardır ... Bir çeşit bal daha vardır ki, aynı Pontus bölgesindeki insanlar arasında yaygındır ve meydana getirdiği çılgınlığa maenomenon denir.
Yine Yunanlı yazar
Pontus (Yunanca: Πόντος) antik Yunanca "deniz" anlamına gelmesinin yanısıra Amasyalı Strabon tarafından itibaren Karadeniz'in güney kıyısında yeralan Kuzey Anadolu sahillerini hinterlandıyla birlikte tanımlamak için kullanılmıştır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Strabonun notlarında deli balın Karadenizli Heptakometler tarafından düşmanı altetmek amaçlı kullanıldığını okumaktayız:
Heptakometler, Pompeusun ordusu dağlık ülkeden geçerken, üç Roma bölüğünü imha etmiştir. Bunlar, ağaç sürgünlerinden elde edilen delibalı kaselerle yol üzerine bıraktılar ve askerler bunu yiyipte bilinçlerini kaybedince, onlara saldırarak kolayca hepsini saf dışı ettiler. Bu vahşilerin bir kısmına da Byzeres denir.
1844 yılında Rizeyi ziyaret eden Alman bilim adamı Karl Kochda deli bal konusunda eski yazarların notlarını ilettikten sonra, bal tutmasına sebep olarak çeşitli yazarlarca öne sürülen şimşir, karayemiş ve komar (orman gülü) bitkilerini tartışmış ve en muhtemel adayın komar bitkisi olduğuna kanaat getirmiştir.
Strabon, M.Ö. 1. yüzyılda bugünkü Amasya'da yaşamış olan coğrafyacı. İyi bir eğitim almış olan Strabon, çok seyahat etmiş ve özellikle Anadolu ve çevresinde yapmış olduğu geziler sırasında bu bölgeyi çok iyi tanımıştır. Coğrafya adıyla tanınan onyedi bölümlük dev yapıtında, yalnızca gezdiği ve gördüğü yerleri anlatmakla yetinmemiş, buralarda cereyan eden tarihî olaylar hakkında da ayrıntılı bilgiler vermiştir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Orman gülünün sahil kesiminde mor, yüksek kesimlerde beyaz çiçek açan tür-lerinin yanısıra ċifin/ḉifin adı verilen sarı çiçek açan bir türü daha bulunmaktadır. Zehirli bir bitki olduğu için Trabzonun batısında ağu olarak da bilinen komar çeşitlerini, özellikle çifini yiyen hayvanlar zehirlenmektedirler. Bununla birlikte arıcılık yapan pek çok köylü arılarının çifin çiçeğine konmadığı iddiasındadır.
Günümüzde artık ziraatı yapılmayan ama ilkçağdan yakın zaman dek Doğu Karadenizde bol miktarda ekilen ve hasadı yapılırken uçuşan polenlerinden kendir tutması adı verilen rahatsızlığa sebep olan kendir ( Latince
Latin Dili ve Edebiyatı ile Yunan Dili ve Edebiyatı iç içe iki ana bilim dalıdır ve Klasik filoloji olarak bilinmektedir. Latince'nin günümüzdeki önemi bilim dalı olmasıdır; bu nedenle batı dillerinin ve yazınlarının yanı sıra Eskiçağ ve Ortaçağ Tarihi, felsefe tarihi, epigrafi, tiyatro tarihi, Roma Hukuku gibi bir çok alanda, ayrıca Osmanlı arşivlerinde bulunan Latince yazılmış belgeler üzerinde bilimsel araştırma yapmak için gereklidir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.kannabis Sativa) bitkisinin adaylar arasında sayılmaması ilginçtir. Oysa kendir tarımının terkedilmesiyle bal zehirlenmelerinin de sona ermesi aynı zamana denk düşmektedir. Muhtemelen bu olgu bir tesadüf değildir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Osmanlı döneminde yörede arıcılığın bazı köylerin temel geçim kaynağı olduğu görülmektedir. 16. yüzyıl Tahrir defterlerinde
Osmanlılar ile ilgili olarak aşağıdaki başlıkları kullanarak bilgi alabilirsiniz.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Hemşin bölgesinde baldan 4800 akçe vergi alındığını görmekteyiz.
Deli Bal'ın etkileri
Özel ballar arasında ülkemizde herkesin tanıdığı deli balı da sayabiliriz. Acımsı buruk tadı olan bu bal çok az yenildiğinde sinir bozukluklarına iyi gelmekte, çok yenildiğinde ise, merkezi sinir sisteminde felçlere neden olmaktadır. Zehirlenme, bulantı, kusma ile kendini göstermektedir. Buna arının sarı renkte çiçek açan Azelea pontica L. ve kırmızı çiçekli Rhodedonderon ponticum L. bitkilerinden topladığı öz neden olmaktadır.
Türkiye'de Karadeniz Bölgesi'nde bin 800 metreden yükseklerde yetişen ormangülünden öz emen arıların balları zehirli olur. Ormangülünün özündeki grayanotoksin maddesi vücuda alındıktan iki saat sonra kan basıncı, tansiyon ve kalp atış hızını normal değerlerin çok altına düşürüyor. Bunların neticesinde kimi insanlar ölebiliyor.